1 Temmuz 2011 Cuma

Yılanların Öcü

   Biliyorum bir kaç gündür yazılara ara verdim.Çünkü önümde geçmem gereken çok önemli bir sınav vardı.Umarım bundan sonra bir aksilik çıkmadıkça yazmaya devam edeceğim.
   Bugün Fakir Baykurt'un yazdığı Yılanların Öcü adlı romanı tanıtmak istiyorum. Bu roman ders verici,sürükleyici ve bir o kadar da akılda kalıcı şekliyle herkesin okuyabileceği bir kitap.
Romanın konusuna gelirsek:
Geçmiş yıllarda olmuş bir toprak kavgasını anlatmaktadır.Bu romanın başkahramanı Bayram adında mert,dürüst, sözüne güvenilir köyde yaşayan bir delikanlıdır. Durumu pekte iyi değildir, ancak kendi toprağının mahsülüyle geçinebilmektedir. Birgün bayramın arkadaşı Haceli,Bayramın arazisine ev yapmak ister, ama Bayram buna razı gelmez, karşı çıkar. Köyün muhtarı Haceli'nin tarafındadır ve Bayram'ın arazisine Haceli'nin ev yaptırabilmesi için olağan gücüyle çaba sarfeder. Bu Bayram'ı sakat bırakacak şekilde dövdürmeye kadar ileri gitmişttir.Bütün bu karşı çıkanlara rağmen yanında tek bir kişi vardır, o da annesi Irazca Ana. Bayram bu haklı kavgasından asla vazgeçmez.
Bir gün kaymakamın köye geleceği haberi duyulur ve köyde hazırlıklar başlar. Bunu duyan Irazca Ana, Bayram'ı da alarak kaymakamın köye geleceği yol üzerinde beklemeye başlarlar. Olayları kaymakama anlatırlar ve kaymakam Bayram'ın haklarını koruyan ve arazisine ev yapılmasını yasaklayan bir belge verir.Ancak bu olaylara dayanamayan anne en sonunda çıldırır.
Yazarın Fakir Baykurt olduğundan bahsetmiştik.Fakir Baykurt'un hayatına değinecek olursak:
1929'da Burdur'da doğmuştur. Gönen Köy Endüstrisini bitirsikten sonra 5 yıl köy  öğretmenliği yapmıştır. İlk romanıdır.Bu roman sinema ve filmede uyarlanmış,yabancı dillere çevrilmiş ve pek çok ödüle ev sahipliği yapmıştır. Yazmaya şiirle başlamıştır.Almanya'da yaşamaya başlamıştır. 10 Ekim 1999'da burda vefat etmiştir.

24 Haziran 2011 Cuma

Cahit Sıtkı Tarancı

     Önemli şairlerimizden biri kendisi. Kendisini tanımamız bize önemli ölçüde fayda sağlayacaktır.
Hayatına biraz değinecek olursak 1910 yılında Diyarbakır'da doğmuş. İlk öğrenimini Diyarbakır'da tamamlamış, daha sonra orta öğretimini devam ettirmek için İstanbul'a gitmiştir. Paris'te Sciences Politiques'te yüksek öğrenim görmüştür. Paris radyosunda Türkçe yayınlar spikerliği yapmış, Anadolu Ajansı ve Çalışma Bakanlığı'nda çevirmen olarak çalışmıştır.1940 yılında 2. Dünya Savaşı ile birlikte bisikletle kaçarak Türkiye'ye geri dönmek zorunda kalan Cahit Sıtkı Tarancı, Paris'teki yüksek öğrenimini tamamlayamamıştır.
1953 yılında ağır bir hastalığa yakalanmış,tedavisi için Avrupa'ya  götürülmüş, tedavisi sonuç vermeyince 1956 yılına Viyana'da vefat etmiş, Ankara'ya nakledilmiştir.
     Ömrümde Sükut, Otuzbeş Yaş, Düşten Güzel, Sonrası gibi çok sayıda önemli eserlere imza atmıştır.
Abbas, Akşam Vakti, Aşk, Can yoldaşı, Bir Umut, Yürek, Otuzbeş Yaş, Memleket İsterim ve daha sayamadığımız çok önemli şiirleri de vardır. Özellikle hepsi güzel ama en sevdiğim şiirleri Otuzbeş Yaş ve Memleket İsterim...

 Otuzbeş Yaş şiirinden örnek verirsek:                                                    

 Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
 Dante gibi ortasındayız ömrün.
 Delikanlı çağımızdaki cevher,
 Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
 Gözünün yaşına bakmadan gider.
  ......................

Şiirlerin tamamını görebilmek için bu siteden  faydalanabilirsiniz.

23 Haziran 2011 Perşembe

Vazgeçilmezimiz

    Bugün size özellikle biz kızların vazgeçemeyeceği kıyafetleri tanıtan ve belirli oranlarda indirimler sağlayarak kullanıcılarına sunan bir site tanıtmak istiyorum.Bu sitenin adı trendyol.com.Siteye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Her yaştan büyük küçük herkese çeşitli imkanlar sunuyor.
Ağırlık verdiği konular ise genellike kıyafet. Kadın ,erkek, çocuk kıyafetleri olduğundan çok daha ucuz bir bedelle alınabiliyor ve rahatlıkla kullanılabiliyor. Bir kadın veya erkeği baştan ayağa giydirebilecek her türlü şey kolayca bulunabiliyor.
Genç kızlar için mezuniyet elbiseleri,topuklu ayakkabılar,takılar,spor ayakkabısı,babetler, günlük hayatta veya bir toplulukta kıllanılabilecek çantalar,tişört,pantolon ve gecelikler.. Buradan çok çeşitli imkan ve fırsatlarla genç kızlar istedikleri gibi faydalanma olanağı bulabiliyorlar.. 
Erkekler için ise ayakkabı, tişört, pantolonda fazla sayıda seçenek var.
Çocukları da unutmamış bu site.Şirin mi şirin erkek ve kız kıyafetleri var. Her yaştan çocuğun faydalanabileceği şekilde.
Yatak örtüleri, pikeler, duvar saatleri, teknolojik aletler örneğin mp3 çalarları da bu sitede görebiliyorsunuz.
Ürünler stoklarla ve belli zaman aralığıyla sınırlı. Zaman kaybetmemeniz gerekiyor:) 
     Ödeme şekli kredi kartıyla mümkün olabiliyor. Ürünün beklediğiniz şekilde gelmemesi durumunda en geç 7 iş günü içinde iade edebiliyorsunuz.Eğer kullanmadan önce bir hatayla karşılaşmışsanızda en geç 30 iş günü içinde.Elden ödeme için de çalışmaları sürüyor bu sitenin.Çokta güvenilir bi site.Gözünüzü kırpmadan bu siteye güvenmeniz mümkün. Bir sorunla karşılaşan hiç kimseyle bu zamana kadar karşılaşmadım.Üstelik çok fazla sayıda kullanıcısı da var. Siteyi kullandıktan sonra tercih ve tavsiye etmemek elde değildir heralde. Herkese iyi alışverişler...

22 Haziran 2011 Çarşamba

Çevremiz ve atıklar

     Günlük hayatımızda atıkların yeri çok büyük.Yemek,yediğimiz, su içtiğimiz veya bir şeye ihtiyacığımız olduğunda kullandığımız her türlü nesne eninde sonunda atık olarak çevreye geri dönecektir. Bu durumun çevremizin kirlenmesine neden olacağı gayet açık. Ülkemizde belirli yöntemler uygulanarak çöpler yok edilse de bizlerin de basit birkaç önlem almamız gerek. Hatta bunun sadece oturduğumuz evin önü veya günlük hayatta gezip dolaştığımız yerlerle de sınırlı kalmaması lazım.Özellikle deniz kıyıları, yük gemilerinin getirdiği kirlilikler de önemli ölçüde çevre kirliliğini oluşturmaktadır.Fabrikaların baca gazları, karayolu ulaşım araçlarının egsoz gazları, birşeyler içmek için aldığımız pet şişeler, alışveriş merkezinde içine aldığımız malzemeleri koyduğumuz poşetler,plastik eşyalar,kullanılmış piller ve daha niceleri...
   Ülkemizde bu atık sorunu yani çöp diye tabir ettiğimiz sorun için belirli çalışmalar yapılmakta.Özellikle gömme ve yakma yöntemleriyle çöpler uzaklaştırılmakta, atıkların geri dönüşümü için cam,plastik ve kağıt atıklarının değerlendirildiği 3 farklı çöp konteynırı bulunmaktadır. Böylece atıkların bir çoğu geri dönüşümle birlikte tekrar kullanılabilir hale gelebilir ve bu sayede yüzyıllarca bozunmayan bu maddelerden çevre arınmış olur. Ayrıca artık fabrikalarda çıkan zehirli baca gazlarını önlemek için çeşitli filtreler kullanılmaktadır. Baca gazları eskiye oranla çok daha az düzeyde çevreye salınmakta, hatta bazı fabrikalarda hemen hemen hiç gaz salınmamaktadır. Bununla birlikte çevreye verilen zarar en aza indirilmiş olur. Daha önceden uygulanan atıkların denize dökülmesi gibi problemler ortadan kalkmıştır.
   Bizim dikkat edeceğemiz bazı hususlar ise alışveriş yaptığımızda daha çok karton veya cam ambalajları tercih etmek,alışverişten sonra mümkün olan en az alışveriş poşeti kullanmak, bu poşetlerin geri dönüşümlü olmasına diket etmek, yıkamak için kullandığımız deterjanlı , sabunlu suları özellikle yeşil alanlara dökmemek.
Yani bu güzel çevremzi korumak için elimizden gelen herşeyi yapalım,uymayanları uyaralım:)

Piknik zamanı

   
    Evet en sonunda yaz mevsimi geldi.Özellikle iklim değişikliği yüzünden yaz mevsimi içinde olmamıza rağmen yağmur hala kendini günün belli saatlerinde gösteriyordu. Ancak son bir kaç gündür yaz mevsiminin geldiğini anlayabiliyoruz.
Havaların ısınmasıyla birlikte piknik yapma zamanı geldi çattı bile. Artık herkes mangalını kömürünü, yiyeceklerimi, ipini,topunu herşeyini hazırlasın !!! Tabi kuruyemiş,cip ve gazete de olmazsa olmazlardan değildir ama olursa da hayır denilmez hani. Kitaba belki evet belki hayır. Okumaya aşırı merak duyanlar için iyi bir zevk.Ancak ben voleybolumu oynar ipimi atlar, o kadar gelmisim gezer,etrafıma bakarım diyenler için ise ayrı bir tecih meselesi...Şahsen kitap değilde gazetenin sayfalarına şöyle bir göz gezdirip bulmacalarını çözmek daha mantıklı geliyor:)
   Özellikle iş yerlerinden izin almış veya tatile girmiş olanlar için çok iyi bir dinlenme yöntemi. Daha henüz şehir dışına çıkamamış aileler içinde yine aynı...
Çocuklu aileler için de tercih sebebi olabilir. Sokaklarda rahatlıkla oynayamadığı oyunları orada açık havada rahatlıkla oynayabilirler. Bisiklete binme,top,ip,uçurtma ve çocukların zevk duyarak oynayabileceği daha nice oyunlar... Böylece onların da gözündeki mutluluğu görmüş olmak daha da sevindirir bizi.. Ayrıca biriktirdikleri fazla enerjilerini atma fırsatı da bulabilirler.
Aileler ister yer sofrası ister masalarda oturarak getirdikleri yiyecekleri hazırlayıp çocuklarıyla birlikte hoşça vakit geçirebilirler. Oyunlar oynayarak çok keyifli hale getirebilirler.
   Bu saydıklarımız piknik yapmamız için geçerli sebepler. Siz de bunların içinde yer alıyorsanız ne mutlu bana. O zaman piknik yapmamamız için önümüzde hiç bir engel yok. Haydi herkes pikniğe...

20 Haziran 2011 Pazartesi

Fırıncı kız

    Neden fırıncı kız? Bu ismi kafamda tasarlamak 5-6 dk. mı ya almıştır ya almamıştır. ilk başta klasik blog isimleri aklımı kurcaladı.''Benim blogum'', ''blogcu'' gibi... Ama her nedense daha sonra vazgeçtim. Bunlardan farklı başka bir isim. En sonunda kendime en çok uyan ve varlığımı kendime en cok hissettiren ''fırıncı''kız ismini buldum.
    Biz öğrenciler okumaktan o kadar çok bunalmışızdır ki artık ne zaman biticek bu okul bitse de bir an önce bir yere başımızı sokabilsek diye söylenip dururuz. Ancak bizden büyüklerin söylediğine göre aslında okul yani bir bakıma öğrencilik yılları hayattaki en güzel dönemlerden biriymiş. Kim bilir belki de düşüncemizin sadece not ve ders kaygılarından,acaba bugün nereye gitsek sorularından, arkadaşlık ilişkilerinden ibaret olmasındandır.Başka üstümüzde herhangi bir yük yok.Tek omuzlarımıza binen sorumluluğumuz derslerden geçmek.Bunun başarılı bir şekilde olması da gerekmez.Öğrenci psikolojisi 'amaan hele bir geçelim de...'
   Ancak insan o yaşa gelmeden bunların hiçbirini anlayamıyor.Sadece az çok ileriki durumumuzu tahmin edebiliyoruz o kadar. İleriki yaşantımız da bizleri neler beklediğini, ne yapmamız gerektiğini görerek az da olsa farkına varabiliyoruz.
Bu anlattığım dönemin beni de içine alması belki de bu ismi bulmam da bana en cok yardımcı olan unsur oldu.
Okul yılları bitsin diye bayadır beklemişim. Bir an olsun insan okuduğu onca bilgileri,terimleri,anlatılan akla kazınan herseyi unutmak istiyor, onlardan belli bir süre az bir zamanda olsa kurtulmak, o ders anlatılan kitaplara bir süre bakmamak...İşte aynen böyle bir ruh hali içinde olduğum için ''fırıncı kız'' ismini tercih ettim.